Böyle durumlarda karşınızdakine ne zaman söz hakkı verdiniz? Ne zaman onu dinlemeyi denediniz? Peki ya bu hakkı vermeyerek nasıl mutlu olacaksınız? Her geçen gün büyümeyecek mi olanlar? Karşınızdakini dinlemek çok mu zordu?
İnsanlar yanlış anlamaya o kadar meyillidir ki; olmadık şeyler çıkarırlar gördükleri, duydukları karşısında. Her zaman üzülür ve üzerler. Belki de bu yüzden kaybederler. Neden dinlemezler ve çok mu zor geliyor acaba dinlemek? Söz hakkı tanımak ne kaybettirecek sanki?
Yine de bir inat dinlemese de anlatmak istersiniz. Adeta bir duvarla konuşmuşçasına... Ve bu da bir işe yaramaz. Hayatınızda bunu o kadar çok yaşarsınız ki; her şeyinizi yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız. Usulca yok olurlar.Artık hayata küsmüşsünüzdür. Ve artık yanınızdan ayıramayacağınız şüphe gelir karşınıza. "Acaba bunları yine yaşar mıyım?" diye... Kıyıya vuran dalgalarınız her geçen gün biraz daha şiddetlenir.
Elbet herkesin çok değer verdiği bir şey vardır. Bazen öyle şeyler olur ki; Sırf bu yüzden kaybedebilirsiniz. O kadar güzel işlerken her şey, birden koca bir fırtına yerle bir eder her şeyi... Siz istediğiniz kadar anlatın yine bir şey olur. Öyle bir devşirme yaparlar ki; bu sefer de anlattıklarınıza hiç uğramayan şeyler karşınızda... Hani bir mumu şamdanlığa koyarsınız ve yakarsınız bir süre sonra mum şamdanlıkta erimiş bir halde kalır ya, artık sende öylesindir...
Erimiş bir mum gibi..
Deniz DİNÇ (8/A)
